Bodrum, nereden çıktın?
Recep ile beni yakından tanıyanlar az çok bilir. Son dakika çiftiyiz diyebilirim. Yapacağımız hiç bir şey önceden belli olmuyor. Aslında bu daha çok Reco'nun huyu. Bana kalsa su içeceğim saati bile planlamak isteyebilirim :) Bir gün Reco'nun 'Bodrum'da bir proje var gidelim mi, ne dersin?' sorusunun birkaç gün ardından kendimizi bu cennet beldede buluverdik. Uzun ve yorucu bir dönem bizi bekliyormuş meğer... İnşaat mühendisi bir adam ve fotoğrafçı bir kız. Hafta içi 5 gün Ankara, hafta sonları Bodrum.
Öyle çok git gel yaptık ki, bir süre uzun yol yapmasak iyi olur diyorum...
Gelişlerimizde apar topar uçağa yetişme çabalarımız, hava koşullarının neden olduğu yoğun sarsıntılı uçuşlarımız, zaman zaman otobüs ya da özel aracımızla yaptığımız yorucu yolculuğun ardından her seferinde Yokuşbaşı'na vardığımızda gördüğüm Cevat Şakir'in 'Merhaba' yazısı her şeye değer...
Bodrum hikayemiz apar topar başladığı için ve çevreyi de pek bilmediğimizden, yaklaşık 2 ay kadar her geldiğimizde Torba-Voyage Private otelde kaldık. Bu sayede Ankara'ya göre oldukça ılık geçen kış günlerinde mis gibi kokan hava eşliğinde Torba sahilinde uzun yürüyüşler yapma fırsatı buldum. Hafta içi Ankara'da genelde çekimlerim olduğundan Bodrum'a yorgun gelip, ruhumu dinlendirip tekrar dönüyordum. Bodrum'a her gelişte yeni bir keşifte bulunmak için minik geziler yapıyordum.
Torba kışın ölü bir şehir gibi, hoş gerçi yazının da çoook kalabalık olduğu zamana pek denk gelmedim ya neyse... Bir zaman sonra Bodrum işimizin bir sezonu kaplayacağını anladığımızda ev tutma kararı aldık.
Burada kiralık ev fiyatları bence Ankara'ya göre anormal pahalı... Her cinsten ev var; ama her keseye uygun bir şeyler olduğunu sanmıyorum. O yüzden burada yaşamaya karar verirken bu konuyu göz önünde bulundurmanızı tavsiye ederim. Biz merkeze yerleşme kararı aldık. Merkezi bir yerde her yere yakın bir konumda pek şirin bir site bulduk ve eşyalı olarak tuttuğumuz stüdyo dairemizde şu an son günlerimiz. Ev bulma konularına daha ayrıntılı bir şekilde başka bir yazımda yer vereceğim.
İlk zamanlar burada pek arkadaşım, işim uğraşım yoktu. Recep yoğun çalıştığı için genellikle tek başıma vakit geçiriyordum. Hiç sıkıldığımı hatırlamıyorum. Sabahları ortalama 10 dakikalık kısa bir sürede evimden marina bölgesine inip deniz kokulu yürüyüşlerin ardından denizciler derneğinde taze bir çay içmek pek keyifliydi. Burada yaptığım akıllıca işlerden biri, bir gelişimde bisikletimi de beraberimizde getirmek oldu. Genelde pek çok insan burada ulaşım aracı olarak minik motorlardan kullanıyor; ama ben her zaman bisikleti tercih ederim.
Bodrum'da geçirdiğimiz gün sayısı Ankara'dakinden fazla olmaya başladığı günlerde Ankara'da yaptığım çekimin bilgisayar başında kalan işlerinin yanında, burada birşeyler ile ilgilenmek için de yeterince vaktim olmaya başladı. O zaman da ilk işim Bodrum Fotoğraf Sanatı Derneği'ne(BODFAD) üye olmak oldu. Ancak ne yazık ki tam onlara ulaştığım vakit, onların sezona veda günleriydi... Neyse ki ucundan da olsa yetiştim. Bu sayede birkaç tatlı arkadaş edindim. İçlerinden Nilgün ile yaz içinde pek çok tatlı anımız oldu. Optimist yelken yarışları ve aynı anda başlayan Gezi direnişlerimiz, direniş nedeni ile sönük geçse de Bodrum Karnavalı... Koşturacak pek çok şeyimiz oldu.
Sıcak ve kalabalık geçen Bodrum günleri eşliğin gittikçe buraya alışmaya başladık. Burada bir spor merkezine yazıldım. Katıldığım grup dersleri sayesinde de edindiğim arkadaşlıklar ile artık hatrı sayılır bir çevrem bile var. Bodrum'u daha iyi tanımaya başladık.
Ohhh bir nefeste koca bir yılı özetledim. Hadi geçmiş olsun, artık detay yazılarımla Bodrum'u benim gözümden aktarmaya başlayabilirim....
O zaman ilk yorum benden olsun! (: bloga dönerek aramıza hoşgeldin diyorum. Gidişine üzülüyorum ablacan :/ Ama sen mutluysan Ankaradakilerde mutlu olacaktır emin ol (:
YanıtlaSil